27 Kasım 2009 Cuma

Mutlu bayramlar

Bayramınız
kutlu
olsun...

15 Kasım 2009 Pazar

Mim kokulu yazılar

Kokuyla ilgili yazım için karikatür ararken gözüme çarpan bir kaç karikatürü de eklemek istedim.













Bir tat, bir koku




Aylin beni mimleyerek sevdiğim ve sevmediğim kokuları yazmamı istemiş, onu kıracak değilim ya; çiziktireyim bir şeyler…

En başta Aylin, Berrin ve Funda gibi arkadaşlarla tanışmama vesile olan ‘bebekkokusu’ nu yazayım. Bebekkokusu’nu bir site olarak sevmemin dışında bebek kokusunu gerçek anlamında da çok seviyorum. Kızımın ter kokusu bile bana huzur vermeye yetiyor.

Yiyecek kokusu olarak düşündüğümde ızgarada pişen her çeşit et kokusunu çok severim. Izgaradan dumanla karışık yükselen koku ne kadar tok da olsam kendimi aç hissetmeme sebep olur. Hele bu koku denizden gelen iyot ve masadaki bardağımdan yükselen anason kokusuna karışırsa benim için karşı koyamayacağım bir olay vuku bulmuş demektir; o andan sonra dış dünyayla bütün bağım kesilir… Pişmekte olan lahana kokusunu tahammül edemediğim ve mantar kokusunu sevmediğim yemek kokularından sayabilirim.

Parfüm olarak da yıllardır büyük bir sadakatle bağlı kaldığım ‘Jagler’ in kokusundan hiç bıkmadım. Limon kolonyasının kokusunu da severim, bana uzun otobüs yolculuklarını ve bayramları hatırlatır limon kolonyası. Bazen de, küçükken her kötü olay sonrası etrafımda bayılan birinin burnuna dayatılmasından dolayı içimi ezen bir hisse sebep olur, o zamanlarda sevmem kolonyayı…

Portakal kokusu içimi üşütür o yüzden sevmek ya da sevmemek değil ama tuhaf bir his bırakır bende. Çilek, kavun, tarla domatesi, kokularını çok severim. Taze çekilmiş kuru kahveden ve demlenmekte olan çaydan yükselen koku sevdiklerimdendir.

Tiner, çamaşır suyu, boya, aseton kesinlikle tahammül edemediğim, beni hasta edecek kadar rahatsız eden kokulardır. Islak bekletilmiş temizlik bezinin bozuk yumurtaya benzeyen kokusu midemi bulandırır. İşyerinde masamı bu bezle silen arkadaşıma da buradan sevgilerimi! göndereyim. Kapalı bir yerdeki havasızlığın kokusuna dayanamam.

Daha pek çok sevdiğim ve sevmediğim koku vardır muhakkak ama aklıma gelenler bunlardı. Ben insanın hafızasının en güçlü yanının koku bölümü olduğunu düşünüyorum. Çoğu kokuyu da sevip sevmememiz, beynimiz tarafından o kokunun geçmişte yaşadığımız bir olayla ilişkilendirilip o olayın bize yaşattığı duyguların olumlu veya olumsuz olmasıyla belirlendiğini düşünüyorum.

Bu konudaki düşüncelerini yazması için ben de bu mimi sokak kedisi’ne paslıyorum.



.

9 Kasım 2009 Pazartesi

sanadır tüm sessizliğim



Söyleyeceklerimin tükenmesi değil, sözlerimin dipsiz bir kuyuya atılan taş misali beyhude çırpınışlara dönüşmesi beni suskunluğa gömen. Ağzımdan dökülmek üzere olan her kelimenin umutsuz bir yutkunmayla, gerisin geri gitmesi hep bu yüzden… Hep bu yüzden kendimden bile kaçışım, aslında kaçamayışım…

İnsan içine düştüğü boşluğu nasıl tarif edebilir ki? Kocaman bir boşluk; tarifsiz, tarihsiz, tehirsiz, anlamsız… Var olan hiçbir kelimede karşılık bulmayan bir şeyi nasıl anlatabilir ki insan? Nefes almaktan çok daha fazlası gerekliyken yaşama, benimse ruhumun ruhuna el- Fatiha.


.


.