29 Ağustos 2008 Cuma

Hüznümün mutlu yanıdır hazan mevsimi...




İlkbahar, yaz, sonbahar, kış... İlkokula başladığımızda bize bu sırayla öğretildi mevsimler, takvimlerin başlangıç ayı kışa denk gelmesine rağmen neden bu sıranın olduğunu hep merak ederdim o zaman. Bir de dört mevsimin üç tanesi kafamda o kadar farklılıklarına rağmen aynı canlanır, bir tek sonbahar başkalaşırdı benim için... Tabiatın canlanması, börtü böcek, kuş, kelebek kıvamındaki ilkbahar özendirmeleri bana yapmacık gelir, kendimi hiç de ilkokul kitaplarındaki; baharda piknik piknik dolaşan mutlu çocuk saçmalıklarında bulmazdım. Ben en çok uçurtma uçurmayı severdim küçükken, en uygun rüzgarı da sonbaharda yakalardım uçurtma için...
Bir tek ilkokulu bitirdiğim , ilk defa yatılı okula gideceğim sene Eylül içimi acıttı biraz... Babam beni okula götürüp, orda bıraktığında pansiyonun penceresinden ona el sallarken, yalnızken, korkmuşken, içimde bir yerleri mengeneyle sıkarlarken, nefes alamadığım o anda vazgeçer gibi oldum sonbaharı sevmekten, sonra alıştım...
Bahar benim için sonbahardı; ''ben her bahar aşık olurum'' gibi şarkıları da hep sonbaharı düşleyerek dinledim daha sonraları... Aşkın içinde nedense bir hüzün olmalıydı ve bu hüzün de en güzel sonbaharda yaşanırdı. İçimdeki güz aşkını, ilk gençlik aşkımın beni rüzgarlı bir sonbahar gecesi terketmiş olması da bitiremedi. Olsun; ayrılığın en güzel mevsimi de sonbahardı, sevdaya dahil olan ayrılıklar en güzel sonbaharda yaşanırdı.
Başka hangi mevsimde insan; üşümeyi , ısınmak için sevdiğine sokulmayı bu kadar özlemiş olduğunu duyumsar.
Tabiat sanki derin bir uykuya çekilirken, benim gibi yalnızlıktan keyif almasını bilen biri için ideal bir ortam olur. Sanki herşey uykuya dalmış, herkes biryerlere gitmiş ve koskoca dünyada bir tek ben kalmışım gibi hissederim bazen. O zaman sarı yapraklarla süslenmiş bir koruda, sadece ayaklarının altındaki yaprak hışırtısından başka hiç bir sesin olmadığı bir yerde dolaşmanın zevki az şey midir.
Sonbahar yalnızlık mevsimidir, hüzündeki mutluluğu bilenlerin mevsimidir, aşkın mevsimidir. Yine bir Eylül ayındayız, yine bir sonbahar başlangıcındayız. Bu sonbaharımın, son baharım olmamasını, daha yaşayacak çok hüzünlü mutluluklarım olmasını umuyorum.

( Henüz Eylül ayına 2 gün var, bu yazı da zaten geçen Eylül'den kalma... Bloga çok uzun bir ara vermişim, belki bu bir başlangıç olur diyerek, geçen yıl bir arkadaşın siparişiyle! yazmış olduğum bu yazıya rastlayınca aklıma blogum geldi.)