15 Kasım 2009 Pazar

Bir tat, bir koku




Aylin beni mimleyerek sevdiğim ve sevmediğim kokuları yazmamı istemiş, onu kıracak değilim ya; çiziktireyim bir şeyler…

En başta Aylin, Berrin ve Funda gibi arkadaşlarla tanışmama vesile olan ‘bebekkokusu’ nu yazayım. Bebekkokusu’nu bir site olarak sevmemin dışında bebek kokusunu gerçek anlamında da çok seviyorum. Kızımın ter kokusu bile bana huzur vermeye yetiyor.

Yiyecek kokusu olarak düşündüğümde ızgarada pişen her çeşit et kokusunu çok severim. Izgaradan dumanla karışık yükselen koku ne kadar tok da olsam kendimi aç hissetmeme sebep olur. Hele bu koku denizden gelen iyot ve masadaki bardağımdan yükselen anason kokusuna karışırsa benim için karşı koyamayacağım bir olay vuku bulmuş demektir; o andan sonra dış dünyayla bütün bağım kesilir… Pişmekte olan lahana kokusunu tahammül edemediğim ve mantar kokusunu sevmediğim yemek kokularından sayabilirim.

Parfüm olarak da yıllardır büyük bir sadakatle bağlı kaldığım ‘Jagler’ in kokusundan hiç bıkmadım. Limon kolonyasının kokusunu da severim, bana uzun otobüs yolculuklarını ve bayramları hatırlatır limon kolonyası. Bazen de, küçükken her kötü olay sonrası etrafımda bayılan birinin burnuna dayatılmasından dolayı içimi ezen bir hisse sebep olur, o zamanlarda sevmem kolonyayı…

Portakal kokusu içimi üşütür o yüzden sevmek ya da sevmemek değil ama tuhaf bir his bırakır bende. Çilek, kavun, tarla domatesi, kokularını çok severim. Taze çekilmiş kuru kahveden ve demlenmekte olan çaydan yükselen koku sevdiklerimdendir.

Tiner, çamaşır suyu, boya, aseton kesinlikle tahammül edemediğim, beni hasta edecek kadar rahatsız eden kokulardır. Islak bekletilmiş temizlik bezinin bozuk yumurtaya benzeyen kokusu midemi bulandırır. İşyerinde masamı bu bezle silen arkadaşıma da buradan sevgilerimi! göndereyim. Kapalı bir yerdeki havasızlığın kokusuna dayanamam.

Daha pek çok sevdiğim ve sevmediğim koku vardır muhakkak ama aklıma gelenler bunlardı. Ben insanın hafızasının en güçlü yanının koku bölümü olduğunu düşünüyorum. Çoğu kokuyu da sevip sevmememiz, beynimiz tarafından o kokunun geçmişte yaşadığımız bir olayla ilişkilendirilip o olayın bize yaşattığı duyguların olumlu veya olumsuz olmasıyla belirlendiğini düşünüyorum.

Bu konudaki düşüncelerini yazması için ben de bu mimi sokak kedisi’ne paslıyorum.



.

6 yorum:

Aylin Ünlü dedi ki...

Bir çırpıda okudum yazını,çok teşekkür ediyorum.Taze çekilmiş kahve kokusunu nasıl unuturum,bayılırım bende kokusuna ve rakı ve Jagler:)Ortaokuldayken ben,abimin odasına girip gizli gizli az sıkmadım deosunu:))

Keyifli oldu,öpüyorum:)

bulut dedi ki...

Ben teşekkür ederim, bu keyifli ve yazması kolay konuyu bana pasladığın için. Beni de tekrar blogumla ilgilenmek konusunda teşvik etmiş oldun :)

Aylin Ünlü dedi ki...

Sen uzaklaştıkça ben izin vermeyeceğim uzaklaşmana:)

Funda dedi ki...

Öncelikle yazını karikatürlerle yayınlayarak çok hoş bir seçim yapmışsın Bulut :)
Gelelim kokulara :) şu jagleri bende çok severim eşime her ne kadar oriflame parfümlerinden satsamda :))) kataloğa girmemiş parfümlerden de güzel kokanlar az değil. Ayrıca kahve kokusuna bayılırım. Yalnız dikkatimi hep sevdiğin kokular çekti sanırım sevmediğin kokuları kimse sevmediği için :)
Okumaktan keyif aldım. Çok güzeldi. Ara sıra karalayalım birşeyler iyi geldi bana :))

Sokak Kedisi dedi ki...

Aldım pası, ilk fırsatta yayındayım.

Teşekkür ederim

bulut dedi ki...

Aylin aslında uzaklaşmak benim tercihim değil ama, neden bilmiyorum bazen uzaklaşıyorum herşeyden, herkesten belki de hayattan.

Funda beğenmene sevindim, sen de bir an önce at üzerinden ölü toprağını da karala birşeyler. Özlettin kendini.

Sokak kedisi merakla bekliyorum yazacaklarını, ben teşekkür ederim.