8 Şubat 2008 Cuma



-‘’Gitmesen olmaz mı? ‘’ diyebildi cılız bir sesle genç adam.

Gitmese olmazdı genç kadın. Giderse olur muydu ,bilmiyordu ama; gitmese olmazdı…Gitmeliydi…Ertesi gün işe giderken giymeyi düşündüğü ve ütülenmek üzere yatağın üzerine bıraktığı gömleği valize sokuşturdu. Sonra tekrar valizden çıkarıp aldığı yere bıraktı. Son doğum gününde kocası almıştı bu gömleği. Arkadaşlarının kocalarına benzemezdi; zevkliydi, onun neyi beğeneceğini çok iyi bilirdi.

Ama şimdi gitmeliydi, kalmak ona pahalıya malolacaktı.

Adamın göğsüne, tam kalbinin üzerine bir taş oturmuştu olanca ağırlığıyla. Nefes alabiliyor muydu, farkında değildi. Her yutkunuşu nefes borusunda, bir kumaş gibi bükülüyormuş hissi oluşturuyordu. Bağıra bağıra ağlamak, ‘gitme kal!’ diye yalvarmak istiyordu. İşe yarayacağına dair en küçük bir umudu olsa, bütün gücünü toplayıp yapardı bunu. Ama o da karısını çok iyi tanıyordu.

Kadın hiçbir şey hissetmiyordu, ya da çok şey hissediyordu. Kızgın mıydı, kırgın mı, üzgün mü, yorgun mu bilmiyordu. Kurşun yarası sıcaklığında acı hissedilmezmiş diye duymuştu bir yerlerden. Bu da bir kurşun yarası mıydı… Tek istediği kendini bu odadan, bu evden, bu hayattan dışarı atmaktı bir an önce. Kapıyı çekti… Anahtarını almadığını fark edince duraksadı birden… Sonra bir daha o anahtara ihtiyacı olmadığını düşündü. İçinde kocaman bir boşluk duyumsadı. O kocaman boşluğu da yanına alıp uzaklaştı o kapıdan, o evden, o hayattan…

Adam, mutfakta özenle hazırlanmış ve öylece kalmış olan yemek masasının başında bir heykeldi. Beyninin içinde milyonlarca karınca dolaşıyordu, sigara paketine uzandı; elleri uyuşmuştu yakamadı sigarasını.

Koridora baktı uzun uzun. Koridor ona hiç bu kadar uzun görünmemişti daha önce. Bir dakikanın bu kadar uzun olabileceğini de bilmiyordu, kapı kapandıktan sonra geçen bir dakikayı yaşamadan önce.

Ev bomboş kalmıştı. ‘’Keşke karım giderken bu kocaman boşluğu da koysaydı valizine, ya da bana nasıl başa çıkabileceğimi öğretseydi’’ diye düşündü. Oysa kadın, boşluğun kendi payına düşen kısmını almıştı giderken ve nasıl başa çıkabileceğini o da bilmiyordu...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

bu kocaman boşluğu da koysaydı valizine, ya da bana nasıl başa çıkabileceğimi öğretseydi’’ diye düşündü. Oysa kadın, boşluğun kendi payına düşen kısmını almıştı giderken ve nasıl başa çıkabileceğini o da bilmiyordu..
çok güzelll...

Enes dedi ki...

Hazin bir aşk hikayesi, pek de güzel olmuş. Ellerinize sağlık, bir nefeste okudum.

İlk defa blogunuzu ziyaret ediyorum. Çıkardığım ilk izlenim: eğlenceli, futbol hastası bir kişilik. İlerleyen günlerde anazlizlerim gelişecektir. Yazı için teşekkürler.

bulut dedi ki...

Beğenmenize sevindim arkadaşlar, teşekkür ederim...